ANKARA- AK Parti’nin hazırlığını yaptığı hayvan haklarına ilişkin kanun teklifindeki uyutma/öldürme düzenlemesi kamuoyunda tartışma konusu oldu. Sorunun çözümüne dair önerilerini anlatan uzmanlar sokak hayvanlarının yavrularını, bölgesini ve canını yakan insanlara karşı kendini korumak dışında insanlara karşı bir saldırganlık göstermeyeceği görüşünde. Agresif tutumlar sergileyen sokak hayvanlarının uyutulmasının da çare olmayacağı kaydediliyor.
Anlık olaylara değil meselenin bütününe bakmak gerektiğini vurgulayan veteriner hekim, Prof. Dr. Ebru Yalçın, “İnsanların evlerini ve sevdiklerini korumasına benzer şekilde sokak hayvanlarının da benzer motivasyonları var. Köpekler üzerinde öyle bir algı yaratıldı ki şu an bir köpek havlasa ya da yolunu değiştirse insanlar ‘köpek bize saldırdı’ demeye başladı” ifadelerini kullandı.
‘YURT DIŞINDA EĞİTİMLER ÇOCUK YAŞTA VERİLİYOR’
İnsanların köpek görünce aşırı tepki vermesinin çığlık atması, el ve kol oynatmasının hatta köpeklere taş fırlatmasının sokak hayvanlarının ürkmesine ve tetiklenmesine neden olduğunu söyleyen Yalçın, “İnsanların korkularını da anlayabiliyoruz tabii ki ancak köpek size doğru yaklaştığında göz teması kurmamak, hareketsiz kalmak, koşmamak, bağırmamak çevrenizde dolaşıp gitmelerini sağlayacaktır. Yurtdışında bu eğitimler çocuklukta veriliyor ancak bizde maalesef bu eğitimler okullarda verilmiyor. Sokak köpeklerinin insandan korkar tavırları, insanların onlara düşmanca davrandığını gösterebilir” dedi.
‘BOŞALAN YERLERE ŞEHİR YAŞAMINI BİLMEYEN KIRSALDAKİ KÖPEKLER GELECEKTİR’
Kırsalda evleri, bölgeleri, sürüleri koruyan ve yüzyıllardır bu iş için seçilen çoban köpeklerinin bölgelerine giren yabancılara tepki vermesinin dahi tepkiyle karşılandığını anlatan Yalçın, insanlarda ciddi bir kafa karışıklığı olduğunu ifade etti.
Yalçın, “Şehirlerde yaşayan ve büyüyen köpekler insanların beden dilini çözmüş durumdalar, şehir yaşamına o kadar adapte olmuşlar ki toplu taşıma kullanabiliyor ya da kırmızı ışıkta durulması gerektiğini biliyorlar. İşte tam da bu yüzden şehirdeki tüm köpeklerin toplanması son derece sakıncalı. Çünkü bu durumda boşalan şehirlere kırsaldaki köpekler gelecek, onlar daha asosyal ve trafiği bilmiyorlar bu nedenle daha fazla kaza riski oluşturabilirler” dedi.
‘KISIRLAŞTIRMA SEFERBERLİĞİ YAPILMALI, BU YÖNTEM HİÇ DENENMEDİ’
Kısırlaştırma seferberliğinin yapılması gerektiğini söyleyen ve Türk Veteriner Hekimler Birliği ya da görevlendirilmiş bir Bilim Kurulu’na yetki verilmesi gerektiğini söyleyen Yalçın, sözlerine şöyle devam etti:
“Kısırlaştırma ile sonuç alınmayacağı bilgisi yaygın ancak bu doğru değil. Çünkü bu yöntem hiçbir zaman denenmedi. Başta şehirlerdekiler olmak üzere tüm köpekler kısırlaştırılmalı, aşılanmalı ve tekrar bulundukları bölgeye bırakılmalılar. Tüm ülkede aynı anda yapılacak seferberlik çalışması ile kısırlaştırma 2 yıl içerisinde tamamlanabilecektir.”
‘KÖPEKLERİ BİZ BU HALE GETİRDİK’
Sokak hayvanları ile yaşanılan sorunların insanlardan kaynaklı olduğunu savunan Köpek Yaşam Danışmanı ve Eğitmeni Okan Arslan, yanlış ve doğru davranışların olduğunu, bu davranışlar sonucu hayvanların olumlu ya da olumsuz tepkiler verdiğinin altını çizdi.
‘Aslında onları biz bu hale getirdik’ diyen Arslan, “Köpekler her hayvanda olduğu gibi içgüdüsel hareket etmektedir. Bizler köpeklere karşı yaklaşımımızda ciddi bir sorun haline gelebilecek davranışlar sergiliyoruz. Bir köpeği sevmek maksadıyla onun alanına saygı duymadan girerek zorla sevmeye çalışmak ile köpeğin öncesinde yaşamış olduğu bir travmayı tetiklemiş oluruz. Köpekler de insanlara karşı ve yaşadığı bölgede güvende hissetmediğinden dolayı tetikte ve huzursuz olur” dedi.
‘İNSANLAR KÖPEKLERE YAŞAM ALANI BIRAKMADI’
Sokakta yaşayan köpeklerin kendilerini güvende hissettikleri alanda yaşam sürdürdüğünü söyleyen Arslan, insanların köpeklere yaşam alanı bırakmadığını ve köpek popülasyonunun denetlenmediğini söyledi. Köpeklerin davranışlarının zamanla insan faktörü ile değiştiğini söyleyen Arslan, “Birçok kişi eminim ki vakti zamanında köpekleri kışkırtarak bunu bir adrenalin yüklü oyun haline getirmiştir. Köpek sizce bunu bir oyun olarak mı algılıyordu? Isırınca agresif damgasını vurmak ne de kolay oluyor değil mi? Köpekler sadece davranış ve tutumlarımızdan dolayı da koruyucu davranmazlar. Hasta olması, yaralı olması veya yavrularını korumak istemesi de etken. Bizler bile canı yandığında nasıl üzgün ve agresif olabiliyorsak hayvanların da bu tepkileri vermesi gayet normaldir” ifadelerini kaydetti.
‘SOSYAL BİR DÜZEN OLUŞTURMAK BİZİM SORUMLULUĞUMUZ’
Merkezi yaşam alanlarda köpeklerin yemek ve su temel ihtiyaçlarının karşılanması durumunda olumlu davranışlar sergileyeceklerini aktaran Arslan, “Bu durumda ihtiyaçlarını karşılayan hayvanseverlere karşı güven duymaları daha kolay hale gelir. Ancak önemli olan sosyal çevremizde var olan köpeklerin yeme içme alanlarını kalabalık ortamların dışında mama istasyonlarında vermek olacaktır. Günümüzde hayvan bakımı üstlenen işletmelerin sayısının artması iyi görünse de sahipli ya da sahipsiz hayvanların davranışlarını yönetmemiz gerektiğini unutmamız gerekiyor. Burada sosyal bir düzen oluşturmak yine bizlerin sorumluluğundadır” diye konuştu. Arslan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Korkan bir insana ‘o bir şey yapmaz’ diyerek köpeğin başlattığı havlamanın önüne geçilmemesi, köpeğe görevini başarılı bir şekilde yerine getirdiğini düşündürür. Yanındaki kişiden destek gördüğü sürece bu korumacı tutumu fazlalaşır. Burada öncelik olarak hayvanseverlerin korkan kişilerin psikolojisini, yaşadığı duygu durumunu anlayışla karşılaması ve köpeğin kişinin üstüne gitmesine engel olmasıdır. Bu durumda destek göremeyen köpek bu davranışını devam ettirmez. Böylelikle sokakta yaşayan köpeklerin çevreye uyum sağlayabilmelerine destek vererek, onlara gelebilecek her türlü zararın önüne geçmesine vesile oluruz”
‘KÖPEKLERİN BEDEN DİLİNİ BİLMEMİZ GEREKİR’
Önceden ne yaşadığını bilmediğimiz hayvanlara karşı tehditkar olunmaması gerektiğini ifade eden Arslan, köpeği korkutmaya yönelik hareketlerde bulunmanın hayvanı daha da agresif bir tutum sergilemeye iteceğini vurguladı. Hayvanların beden dilini bilmemiz gerektiğini kaydeden Arslan, karşı karşıya kalınan köpekle iletişime geçmek istenmiyorsa bakışları başka bir yere yöneltmenin etkili olacağını söyledi. Arslan, sözlerini şöyle sonlandırdı:
‘TANIŞMA HAREKETİNİ KÖPEĞİN BAŞLATMASINA MÜSAADE EDİN’
“Bir sokak köpeği ile tanışmak veya temas etmek istediğiniz durumda öncelikle direkt yakınına girmeden onun da sizi merak etmesini ve tanışma hareketini başlatan taraf olmasına müsaade etmelisiniz. Küpeli köpekler daha önce yakalandıkları için ona yaklaştığınızda agresifleşir. Burada köpek sizin temasınızda düşündüğünüz gibi anlamayıp yakalanacağı korkusuyla anlık reaksiyon verebilir. Bu yüzden köpeğin size güven duymasına ve koklamasına müsaade ettikten sonra sakin bir temas kurulabilir”